Ana Sayfa





Forum      Semah   Radyo.com
Alevi İslâm inancının ibadet yeridir. Kur'an ‘da ibadethane olarak secde edilen yer anlamına gelen, mescit sözcüğü geçer, cami ve cemevi olarak geçmez. İlk mescid Hz. Peygamber Efendimizin Mekke’den Medine’ye hicretinde kurulmuştu.Peygamberimiz Hz. Muhammed Medine’de “tef” çalınarak karşılanır. Hz.Muhammed, devesini serbest bırakır,deve iki yetim çocuğa ait olan bir yere konaklanır.Bu yere”Peygamber Mescidi”yapılır..Daha önce Peygamberimiz ibadetini evinde veya Ashab-ı Kiram’dan olan Erkam evinde yapardı. (İA. “mescit” bölümüne bkz.) c
Kırklar Ceminden günümüze kadar Alevilerin ibadet ettiği yere “cemevi” adı verilmiştir.Geçmişte de tekke, zaviye ve dergâh olarak adlandırılmıştır. Farsça’da, dayanma anlamına gelen tekke (tekye) sözcüğü İslâm’da inançsal etkinliklerin yürütüldüğü yapıyı anlatmak içini ifade edilir..Geçmiş tarihimize göre ise Ahmet Yesevi Dergâhı, Hacı Bektaş Dergâhı ve 1207 tarihinde yapılan Seyit Gazi Dergâhların’ da “Kırklar Meydanı” veya “Meydan Evi” olarak anılan cem evleri vardı. Canlar bu cem evlerinde ibadetlerini yaparlardı. Daha sonra bu dergâhların yakınlarına Sünni iktidarlar tarafından Alevileri asimile etmek için camiler eklendi. Ahmet Yesevi Dergâhında halen cami yoktur. Hacı Bektaş Dergâhına 1830 yılında II.Mahmut döneminde, Seyit Gazi Derâhına ise1517 yılında cami yapılmıştır.
Bu mabetler değişik isimlerle anılmıştır; Mevlevilikte “huzur” ya da “huzur-ı pir” Alevilik’de “pirevi” ya da “pir makamı” olarak adlandırılmıştır. Mutasavvıflarca ilk tekke, sufi adı ile anılan Ebu Haşim El-Kufi (ölüm 767) tarafından Şam yakınlarında Remle’de kuruldu. İslâm dünyasının her tarafına hızla yayıldı. II.yüzyılda Türkistan’da Türk mutasavvıfı olan Ahmet Yesevi Hazretleri en büyük tekkeyi kurarak “Pir-i Türkistan” adı ile ünlenmiş oradan da Küçük Asya dediğimiz Anadolu’ya yani Hacı
Bektaş-ı Veli tarafından Sulucahöyük’e taşınmıştır. Hacı Bektaş olarak anılan ilçede büyük bir dergâh kurdu ve gönül fethine başladı. Bu dergâha“ışık dergâhları” adı verilmiştir. Burada doğan ışık Balkanlara, Budapeşte’ye kadar yayılmıştır Bu dergâhlardan yetişen dervişler dünyanın belirli yörelerine yayılarak irşatlarını sürdürmüşlerdir. Tekkelerde yetişen Yunus Emre, Abdal Musa, Kaygusuz Abdal, Sarı Saltık ve daha nicelerini halen günümüzde ve gönlümüzde de yaşatıp irşatlarını devam ettirmekteyiz.
. II. Meşrutiyet ilanından sonra yapılan bir sayıma göre, sadece İstanbul’da 300’ün üzerinde Alevi-Bektaşi tekkesinin olduğu belirtilmektedir. Tekkeler 30 Kasım 1925 tarihinde 677 sayılı yasa ile kapatılmıştır. Tekke ve zaviyeler kapatılıncaeskiden beri var olan cem evlerinde ibadetler yapılmaktadır.
Cem, birliğin ve beraberliğin adıdır. Cemin yapıldığı Cem evi ise, sadece ibadet amaçlı kullanılmamış, geçmişteki mescit inlerin işlevini de yerine getirmiş ve getirmeye de devam etmektedir.Bir başka deyişle, edep ve erkan amaçlı olarak kullanılır. Cem evleri barış, özgürlük, eşitlik, ibadet,sevgi, yargılama ve karar verme,aynı zamanda hizmet etme,sohbetlerin yapıldığı,dirlik ve birliğin korunup sergilendiği, ikrar verme ,iman, edeb ve erkan öğretildiği, güvenin ve sevginin toplandığı, Hakk'a temenna ve Hakk’ın tecelli edildiği yerlerdir.
Tecelliyat nedir? Tecelli, tecalla; varlık aleminde Tanrısal güzellik ve oluşların açığa çıkması ve sergilenmesi demektir. Yaratıcının yaratılmışlar alemindeki yansımasıdır. Tecelli sonsuzdur. Cem evleri, salt tapınma maksadıyla kullanılmamış ve kullanılmamaktadır. Alevi topluluğunun tapınmasının dışında toplumsal, bireysel sorunların çözüme kavuşturulduğu bir meclis işlevi de görmüş ve görmektedir. Cem evleri yeri gelmiş sohbet muhabbetin ocağı olmuş, yeri gelmiş eğitim,öğretim yuvası olmuştur. Yeri gelmiş yoksullara aş evi olmuş, yeri gelmiş dostluk, kardeşlik, birlik, dirlik evi olmuş ve olmaya da devam edecektir. "
Cemevi’nin yeri ve önemi:

• Cem evleri İbadet. edeb ve erkân yeridir.
• Cem evleri sorgu,sual ve karar yeri ve dar meydanıdır.
• Semah yeri ve kırklar meydanıdır.
• ikrar yeri olarak er,bacı meydanıdır.
• Müsahibliğin kabul ve onay yeri olarak birlik meydanıdır.
• Ortak kararların alındığı meclis yeridir.
• Pirin isteklerini tebliğ ettiği yerdir.
• Tasavvuf eğitiminin yapıldığı eğitim yeridir.
• Hakk'a ve Halka sığınma yeridir.
• Ölmezden evvel ölmenin yeridir.
• Yeniden doğum yeridir.
• Mevki ve makam ayrılığı olmayan eşitlik meydanıdır.
• Herkesin lokmaları ile katıldığı paylaşım yeridir.
• Kamil insanların İrfan meclisidir.
• "Dört kitap ve kırk makamın anlamı Elif’tedir" diyenler için insanlık mekanıdır.
• Gerçekler meydanıdır. Bu meydanda da yalnızca “gerçeğe Hû” denir.

Cemevleri ibadetle beraber temiz vicdanlı insanların karşılıklı ilişki kurdukları toplumsal bir ortamdır. Kutsal olan cemdir, semahtır,niyazdır. Kısacası aşktır. Cem evi, ibadet yerine gidip oturarak rahatlanan yer değildir. Aksine ilke olarak vicdanı rahat olanların vicdanlarıyla gidebileceği. tevhit yapabileceği, semah dönülen bir yerdir.Alevi ilim ve irfanını cem evinde alır, Aleviliğin aslı doğruluktur, kemali dostluk ,cevheri marifet, görüşü eşitlik, hazinesi bilgi, meyvesi sevgidir
İnancı insan sevgisidir. Her şeyi insanın mutluluğu, güvenliği ve güzelliği içindir. Bu değerlere sahip olan kişi ibadetin içindedir. "Bu değerler Hz. Peygamberin mescidinde de vardı. O mescitte sorunlar çözülüyordu, askeri karargâh olarak kararlar alınıyordu, yoksullar barınıyordu ve hatta sportif faaliyetler geçekleştiriliyordu."
Görüldüğü gibi,, mescidin gerçek işlevini sürdüren günümüzdeki cem evleridir. Hz. Peygamber efendimiz de şöyle buyurur;"yeryüzü benim mabedimdir" diyerek, her yerin ibadet mekanı olması gerektiğini belirtmiştir.Tanrı sevgisini özünde birlemek ve onunla bir olmak için mekana ihtiyaç yoktur. Çünkü, “Tanrının evi müminin gönlüdür. Allah, Adem’i yaratmakla da kendisine en güzel mekanı yaratmıştır. O mekanın mimarı da bizzat kendisidir. Harabi de bu konuda şöyle demektedir;
Daha Allah ile cihan yok iken
Biz onu var edip ilan eyledik

Hakk’a hiçbir layık mekan yok iken
Hanemize alıp mihman eyledik,
Değerli canlar,
; Esas olan ibadettir, Tanrı ile birlikteliktir, yani Tevhittir.Mabedi kutsallaştırmamak gerekir.Hz. Mevlana da der ki: "Ahmaklar, secde edilen mescide hürmet gösterirken, secde edenin kalbini kırmaya çalışırlar. Gerçekteyse ey aptallar! O mecaz, bu hakikat’dır. Asıl mescit, ariflerin gönül evidir. Velilerin gönlü, temiz kişilerin secde ettiği bir mescittir."
Hz. Mevlana’nın da belirttiği gibi, içinde yapılanları görmezden gelip, sadece beton yığınlarına kutsallık verirsek terör yuvalarına dönüştürülen mabetleri nasıl açıklayacağız.? Kutsallık verirsek Hz. Peygamberimizin “DIRAR” mescidini yıktırdığını nasıl ifade edeceğiz.? Kur’an buyurur ki; “Bir de şunlar var: Tutup bir mescit yapmışlardır: Zarar vermek için, nankörlük için, inananları fırkalara bölmek için, daha önceden Allah ve Resulüyle savaşmış kişiye gözetleme yeri kurmak için. “İyilik ve güzellikten başka bir şey istemiş değiliz” diye gerile, gerile yemin de edecekler. Allah şahittir ki, onlar kesinlikle yalancıdırlar.
Başka bir ayette de; “Böyle bir mescitte sakın namaza durma. Daha ilk gününde takva üzerine kurulan bir mescit, içinde namaz kılman için çok daha uygundur. Temizlenmek arzusu taşıyan erler vardır o mescitte. Allah temizlenenleri sever, ve bu mescit Hz. Peygamber efendimizin emriyle yıkılmıştır. Kutsallık kullanılış amacına bağlıdır ve kutsal olan da ibadettir. Evlerimizi de ibadet mekanlarına çevirmemizi Cenabı-ı Allah istiyor; “Musa ve kardeşine vahy ettik; kavminiz için kendilerini yerleştirmek üzere evler hazırlayın. Evlerinizi kıble yapın/ Karşılıklı yapın ve ibadet edin. İnananlara müjde ver.”
Hz. İmam Ali’de buyurur ki; “İnsanlara bir zaman gelip çatar ki, o zamanda Kuran’dan ancak eser ve yazı, İslâm’dan da isim kalır. o gün insanların mescitleri mamurdur yapı bakımından; haraptır hidayete mahal olmak bakımından. O gün mescitlerde oturanlar, onları yapanlar, yeryüzünün en kötü kişileridir; fitne onlardan çıkar, suç ve hata onlara sığınır. Kim o fitneye girmemek isterse sürüp götürürler, kim geri kalırsa yürütüp alırlar. Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah buyurur ki: Zatıma andı olsun ki ben, o kavme öylesine bir fitne gönderirim ki bilim sahibi bile şaşırır kalır ve o fitneye dalar. Biz Allah’ın bağışlamasını, gafletle ayağımızı kaydırmamasını dilemekteyiz.”
İşte ibadet mekanı olan cem evlerinin de belirtildiği gibi kötü insanlardan ayıklanması gerekir, bunun için de:
-Nefsi için eşini boşayanlar,
-Dedikodu edenler,
-Yalancı şahitlik yapanlar,
-Adam öldürenler, can incitenler,
-Haram kazanç sağlayıp kul hakkı yiyenler,
-Eline, diline, beline sahip olmayanlar,
-Komşu hakkı, ata hakkı bilmeyenler,
-Verdiği ikrardan dönenler

kısaca yaramaz fiiller içerisinde olanlar yol erkanına göre ceme alınamaz. Kuran’da buyurur ki; “Her ümmet için biz, bir ibadet şekli / bir ibadet yeri belirledik, onlar, onu izlerler. Artık bu iş konusunda seninle çekişmesinler ...."
Değerli Canlar,
Cem evleri, Kırklar meclisinde olduğu gibi. kadınların ve erkeklerin katıldığı bir can meydanıdır.Bu meydan birliğin, ,sevginin olduğu tecelli meydanıdır.Bu meydanda tek can ve tek cemal vardır.“Doğu da, batı da Allah’ındır. Ne yana dönerseniz Allah’ın cemalinin görüldüğü.” meydandır.Beytullâh cemaldir.Gönül kâbedır .Allah böyle buyurur, Cem evinde yön aranmaz. Zira "Hakkın evveli, ahırı, altı, üstü, sağı, solu yoktur." Cem evleri; "Konuşan Kur'an meydanıdır. Orada; "Aç çeşmini kendi özüne bak. / Hakk sende sununu ikmal eyledi. / Şayet sen Hakk ben kul olsam/ ikilik girer araya," kavlince cemal cemale kıble olmak vardır. Evet kıble tertip için, düzen için gereklidir. İbadet etmek için kıbleye yönelmenin mantığı yoktur.

Ancak; topluluk halinde yapılan ibadetin kuralları ve şekli olmalıdır. Cem evine "Edeb- Erkan" üzere gelinir, temiz giysiler giyilir ve bedeni temizlikte yapılarak seyir için değil, Hakk için varılır.
Muhiddin-i Arabi; "Alınan nefes sayısı kadar Allah'a giden yol vardır." Yine; "Ne yana dönerseniz, Allah'a giden yol bulursunuz" diyor ve devam ediyor; "Cümle kullarını taklitten, gösterişten öteye geçmeyen itikattan saklaya, bu gibi şeylere bağlı kalmaktan koruya" der.
Yüce Allah, bizleri gerçeği görenlerden ve gerçeğe erenlerden olmamızı nasip eylesin. 

Alevi - Bektaşilik'te Terimler -II-
› HİZMET İÇİ EĞİTİM PROGRAMI
› ALEVİ İSLAM TÜZÜĞÜ
› Alevi-Bektaşilikte Terimler -I-
› Alevi - Bektaşilik'te Terimler -IV-
› İNSAN VE AHLAK
› HİZMET İÇİ EĞİTİM
› MUHARREM ORUCU
› HIZIR ORUCU
› HIDRELLEZ
› TEMİZLİK VE DOĞRULUK
› HAZRETİ ALİ
› İNSAN HAKLARI
› ALEVİ İSLAM DİN HİZMETLERİ 20.05.2005
› HZ. HÜSEYİN VE MUHARREM AYI
› CEM'İMİ ÖĞRENİYORUM
› Alevi - Bektaşilik'te Terimler -III-
› İRTİBAT
› O, ALEMLERİN RAHMETİ İDİ
› MUHARREM AYI VE AŞURE
› MUHARREM HAKKINDA SOHBET
› HZ. İMAM ALİ
› HIZIR ORUCU -II-
› İSLAM’DA KADIN VE İBÂDET
› BİZLER ALEVİLERİZ

 
 
Son Dakika
 
Meb Haber
 
Anket